6 Ekim 2010 Çarşamba

Elif Şafak-Aşk

*Aşkı gerçek anlamıyla anlatan bir kitap* 
Aslı :)

 Açıkcası bu kitaba biraz önyargılı yaklaşmıştım. (Bit Palas romanını yarıda bırakmam yüzünden,fakat bunu okuduktan sonra pişman oldum.) İnternetten yorumlarını falan okuyunca ay Mevlana,Şems falan hiç açmaz beni demiştim. Beni öyle bir aydınlattı ki bunlar,bu kitabı ballandıra ballandıra günlerce okudum.

Şimdi sizde bu kitaba benim gibi önyargıyla yaklaştınız ve okumadınız mı? Dinleyin o zaman...
Kitaplarda beni çeken önemli birşey olmalıdır muhakkak. Bu kitapta da "kitap içinde kitap" fikrine bayılmıştım. Ama hikayeye balıklama dalınca öyle bir dünyaya düşüyorsunuz ki, kendinizi tam anlamıyla kaptırıyorsunuz,birilerinin uyarmasıyla yıllar öncesine gittiğiniz tatlı rüyanızdan bir anda uyanıveriyorsunuz. Ben bilinçli bir okuyucu olduğumdan dolayı bu kitabı günlere yaymak, deniz kenarında ise farklı kitap okumayı tercih ettim. Çünkü bu benim akşam keyfimdi...

Böyle salt,böyle temiz bir kapak ve isim içeriğe cuk diye oturmuşlar. Herşey tane tane anlatılmış,mükemmel bir kurgulamayla... Bir sürü karakter,bir çok ortak nokta,güzel bir zamanlamayla önümüze sunulmuş. Kitabın içinden elinizi uzatıp onları bu tarafa çekme hissi de doğuyor. Söylemedi demeyin. Ve sanırım ben bu kitapta ağlamıştım. Öyle işte. Ama neden ağladığımı da unuttum.

Ella Rubinntain 40 yaşında Amerikalı,eşine ve çocuklarına bağlı bir ev hanımıdır. Ama ısrarlarla bir iş bulur ve çalışmaya başlar. İlk çalışması da Aşk Şeriatı- Aziz Z. Zahara'nın kitabını yorumlamaktır. Bu kitabı hayatıyla özdeşleştirir ve kendini çok farklı bir dünyada bulur. 

Som aşkı,dünyevi aşkla birleştiren bu kitap tam benlikti,size de tavsiye ederim ama tam sizlik mi bilemem doğrusu.

Ya ortasındasındır,aşkın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde...

Kitaptan bir alıntıyla bitirelim.

“Bir taş bir nehre düşmeye görsün, pek anlaşılmaz etkisi. Hafiften aralanır, dalgalanır suyun yüzeyi. Belli belirsiz bir tıp sesi çıkar, duyulmaz bile akıntının ortasında, kaybolur uğultuda. Hepi topu budur olacağı…

Ama bir de göle düşsün aynı taş… Etkisi çok daha kalıcı ve sarsıcı olur. O taş var ya o taş, durgun sular
...ı savurur. Taşın suya değdiği yerde evvela bir halka peyda olur; halka tomurcuklanır, ol tomurcuk çiçeklenir, açar da açar, katmerlenir. Göz açıp kapayıncaya kadar ufacık bir taş ne işler açar başa. Tüm yüzeye yayılır etki, bir bakmışsın ki her yeri kaplamış. Çemberler çemberleri doğurur, ta ki en son çember de kıyıya vurup yok oluncaya dek.

Nehir alışkındır karmaşaya, deli dolu akışa. Zaten çağlamak için bahane arar ya, hızlı yaşar, çabuk taşar. Atılan taşı içine alır; benimser, sindirir ve sonra da unutur kolaylıkla. Karışıklık onun doğasında var, ne de olsa. Ha bir eksik ha bir fazla.

Gel gelelim göl hazır değildir böyle aniden dalgalanmaya. Tek bir taş bile yeter onu altüst etmeye, ta dibinden sarsmaya. Göl taşla buluştuktan sonra bir daha asla eskisi gibi olmaz, olamaz...”

Liste Fiyatı: 19.90 TL
420 sayfa
10/10'




16.40

1 yorum:

  1. Bu kitap gercekten cok cok dolu bi kitap ,okurken not bile almıştım :)
    Bana da beklerim canım ..

    YanıtlaSil